İnsan yaşamı sürecinde son nefesine kadar yaşamayı ve öğrenmek zorunda
kaldığı bir hastalık vardır.Bu hastalığa yakalanmayan yada yakalanan bireyler
geri dönüşünde hayallerine sıkıca bağlanarak iyileşen insanlar çok fazla.Bu
hastalık fiziki yaşam standartlarına engel olsa da ilerleyen yaşlarda etkisini
gösterir.Burada en dikkat edilecek durum kişi kendisinden başka kimse
farkında olmamasıdır.Ve hatta kişi farkına varamadan ömrünün sonuna kadar
bu hastalığı ile yaşamını devam ettirebilir.
İnsanlar bitmek bilmeyen istekleri, arzuları ve fiziksel ihtiyaçları ile beslendiği ,
duygusal anlamda zayıf beyinde sinsice yuva edilen hastalık.Çoğunlukla ilk
okula başladığı andan itibaren beyine nakış gibi işlenir.Bu zamana kadar
öğrendiği, gözlemlediği, keşfettiği dış dünyası ve iç dünyası ile zihin ve duygu
platformunu başarabilen kişiler. Gelecek için dış dünyasında hayal ettiği
şeyleri kısıtlayan , engelleyen etkilerin altında ezildiği için hayallerinden
vazgeçmek zorunda kalıyor.
Zaman içinde geçen yıllarda heba olan bu süreçte çevresinden farkında
olmadan , öğrenme aşamasında kendine has kişiliğini , hayallerini kara
kutusunda saklamaya başlar.Ta ki ;bir şey herhangi bir konu açıldığında
kendinde huzursuzluk hisseden ve hayal kurmayı özlediğini fark eder.
Özlemle birlikte dış dünyanın etkisinden iç dünyasının eksikliğini hissetmeye
başlar.Ve yıllardır kara kutuda sakladığı hayallerini birden gün yüzüne çıkarır.Bu
hastalık diğer hastalıktan farklı fiziksel değil zihinsel ve duygusal
rahatsızlıktır.Kişiler maddi kazanç peşinde koşmaktan hayallerini
gerçekleştirememe kendine geç olduğunu fark eder.
Hayallerini ertelemesine neden olan engeller hayal kurma yetisine sebep
olmaktadır.Burada önemli olan kişilerin sosyal grup içinde sıkışıp
kalması,kısıtlanmış öğrenme hayatına başlaması ile uzaklaşmaya
başlamasıdır.Kişiler hayal kurmaktan,sorgulanmaktan,kendini
gerçekleştirmekten ve kendini aramaktan, yaşamının anlamını aramaktan ve
amaçsız sevgi beslemekten… geri bırakıldığı, engellendiği her an kendi ile
devriye bekçisi gibi iç dünyasının dışına atılan mülteci gibi hisseder.Adeta
hayallerini yıllarca gerçekleştirememe iç dünyasını özleyen vatansız millet gibi
hisseder.
Her ne olursa olsun kendinden daha uzun ömürlü hayalleri ile yaşamalı insan
.Herkesin bir hayali olmalı ve bu hayallerimiz kendimizden büyük olmalı.Hayata
geçirmeli ve üreterek devam etmeli.Unutmamalı yaşadığımız dünyada işlerimizi
kolaylaştıracak bir çok icatlar oldu ve devam etmekte.Mücadeleden asla vaz
geçmemeli pes ettiğinde yeniden başlamalı.
Hayata geçirmek istediğin hayallerinde başarısız olabilirsin başarıyı elde edene
kadar bırakmamalısın.Çabuk elde edilen başarı çabuk kaybedilir.İlki insanın
kendi zihninde, ikincisi de gerçek yaşamında.Bu sebeple hayallerimizi kara
kutuda saklayarak köreltmeyelim.Hayalleri olmayan kişilerin gelecekte topluma
ne kadar faydası olur bilinmez.
FERAH USLU
0 Yorum